6 Haziran 2012 Çarşamba

ZORBA


-Patron.
-Hmm?
-Patron!
-Ne var?
-Danseder misin?
-Dans mı ?
-Hayır, hayır.
-O zaman yoldan çekil. Seni devirebilirim.



-Ne oluyor, Zorba? Söyle.
-Patron bana güveniyor musun?
-Evet.
-Ne diye güveniyorsun ki?
-Çünkü sen, sensin.
-Fakat anlamıyorsun. Benim beynim doğru tartmıyor. O, o bana çılgın fikirler veriyor.
Seni mahvedebilirim.
-Şansımı deneyeceğim.
-Tekrar söyle, patron.Bana cesaret ver.
-Şansımı deneyeceğim.



-Seni bu hale getiren ne?
-Bir adam dolduğu zaman,ne yapabilir? Patlar. Küçük oğlum Dmitri öldüğünde herkes ağlarken ben ayağa kalktım ve dansettim. "Zorba çıldırdı" dediler. Fakat sadece... sadece o dans, acıyı durdurabildi. Anlıyor musun, o benim ilk çocuğumdu. Daha üç yaşındaydı. Mutlu olduğum zaman da, aynı şey...



-Patron, patron, çıldırtma beni.
-Sorun istemiyorum.
-Patron, hayat sorundur, sadece ölüm değildir.



-Ağaçları aşağıya böyle indireceğiz.
-Halat üstünden mi? Sen çıldırmışsın.
-Neden?
-Bir kere, o orman bize ait değil.
-Aslında... hem ait değil, hem de ait.
-Ne demek bu?
-Manastıra ait ... Manastır Tanrıya ait ve Tanrı herkese ait.


-Patron, sana söyleyeceğim o kadar çok şey var ki. Hiçbir adamı,senden daha fazla sevmedim. Hobaa! Hey, patron hiç, bundan daha muhteşem bir patırtı gördün mü? Hey. Hey. Sen gülebiliyorsun da, değil mi? Hey! Gülüyorsun!



-Şimdi, insana bakıyorum, her insana... ve şöyle diyorum...iyi, kötü. Yunanlıymış, Türkmüş, bana ne? Yediğim ekmeğin üzerine yemin ederim ki yaşlandıkça, bunu bile sormayacağım.
İyi veya kötü, farkı nedir? Hepimiz aynı yere gideceğiz solucanlara yemek olacağız.



-Bütün ormanı aşağıya getireceğiz. Önce madeni işletiriz sonra bir kereste fabrikası açarız, zengin oluruz. Kendi gemimizi yapar, dünyayı gezeriz.
-Biraz fazla hızlı gitmiyor musun Zorba?
-Sen, benim kaç yaşında olduğumu biliyor musun? Neyse, boşver. O bir sır. Ama ben hızlı gitmek zorundayım. Biliyor musun, derler ki yaşlılık, bir adamın içindeki ateşi öldürür. O zaman ölümün geldiğini duyar. Kapıyı açar ve der ki,"İçeri gir. Bana istirahat ver." Hepsi kokuşmuş, lanet yalanlar. Benim içimde, dünyayı yutmaya yetecek kadar kavga var! Onun için, kavga ediyorum!




-Gençler niye ölür? Biri niye ölür ki?Söyle bana.
-Bilmiyorum.
-O lanet olası kitapların, ne işe yarıyor? Eğer sana bunun cevabını söylemiyorlarsa, hangi kahrolası şeyi söylüyorlar ?
-Onlar bana...senin gibi, cevaplayamadığı sorular olan insanların çektikleri acıları anlatıyor.
-Onların acılarına tüküreyim.



-Lanet olsun, patron, seni anlatamayacağım kadar çok seviyorum. Senin herşeyin var, tek bir şey hariç ; çılgınlık. Bir erkeğin, biraz çılgınlığa ihtiyacı vardır, yoksa...
-Yoksa?
-Yoksa, asla ipini koparıp özgür olmaya cesaret edemez. Bana kızdın mı?
-Bana dansetmeyi öğretir misin?
-Dansetmeyi mi? Sen, "dansetmek" mi dedin? Gel, oğlum. Birlikte. Hadi başlıyalım...


Kalemkar
> from old user "Journey to Orient"  < 

2 yorum:

  1. çok severim bu kitabı. zorba'nın patrona "kağıt faresi" demesi yok mu? çıkmaz aklımdan. filmini merak ediyorum. izleyemedim bir türlü. en kısa zamanda izlemem lazım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bencede Mutlaka Izleyin :) Antoni Quinn cok iyi oynamis. Mikis Theodorakis´de bu Filme Müzigi ile tüm Zamanla damgasini basmis.

      Sil